logotype
Bağış Yap
Ücretsiz Kur'an-ı Kerim Öğren

9 Saate Kuran-ı Kerim Öğrenin

kuranı-kerim2

Kuran-ı Kerim Öğrenmek İstiyorum Başvuru Formu

    Kuran-ı Kerim'i Okumanın Ve Okutmanın Fazileti

    Kur’an’ı-Kerim Yüce Allah tarafından Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e gönderilen son ilahi kitaptır. Yüce kitabımızın muhatabı bütün insanlar, gayesi de insanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Bu gayeye ulaşabilmemiz için, Kur’an’ı okumamız, okutmamız, anlamamız, emir ve yasaklarına uymamız gerekir.

    Kur’an-ı Kerim; Yüce Allah’ın son peygamber Hz. Muhammed (a.s.)’e Arapça olarak Cebrail (a.s) aracılığıyla indirdiği kitabın adıdır. Yaklaşık 23 senede peyderpey nazil olmuştur. 114 sureden ve 6666 ayetten oluşmaktadır. Birinci sure “Fatiha”, sonuncusu ise “Nâs” sureleridir.

    Allah-ü Teâlâ, insanlığın dalalet çukurlarında bocaladığı, hak ve adaletten uzaklaştığı bir devirde, Âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’i, bir hidayet rehberi olarak göndermiş, O’na Kur’ân-ı Kerîm’i inzal buyurmuş ve böylece İslam Dini’ni tesis etmiştir.

    Rasülullah (s.a.v.) Efendimiz, diğer peygamberlere (a.s) nispetle, Cenab-ı Hak indinde nasıl kıymetli ise, Kur’ân-ı Kerîm de diğer ilahî kitaplara nispetle öyle kıymetlidir. Cenab-ı Hak, bir ayet-i celilesinde şöyle buyurmaktadır: “Bu bir kitaptır ki; kendisinde hiçbir şüphe yoktur. O, takva sahipleri için doğru yolun ta kendisidir.” buyurmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in faziletlerini saymakla bitirmemiz mümkün değildir. O, Hak ile batılı ayırt eden bir söz ve Allah’ın sımsıkı sarılınması icap eden sağlam ipidir.

    Allah-ü Teâlâ, O’nu dertliler için deva, kalplerin pasını silmek için cila, ders almak isteyenler için nasihat, hakka ulaştıran hidayet rehberi ve abidler için feyiz kaynağı kılmıştır. Kur’an-ı Mübîn Allah’ın inzal buyurduğu kitapların en büyüğü; benzeri olmayan bir nur; nefislerin şifa, kalplerin inşirah bulduğu bir burhandır. O’nun belagatinden daha kuvvetli; fesahatinden daha üstün; ifadelerinden daha güzel; tilavetinden daha tatlı başka bir kitap yoktur. O’na tutunan doğru yolu bulmuş, O’ndan sapan da Allah’ın lütuf kapısından kovulmuştur.

    Bu itibarla, Kur’ân-ı Kerim ile ne kadar çok meşgul olunursa, maddi-manevi o kadar çok fayda elde edilir. Zira bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an’ı verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse; diğeri de Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz Allah yolunda harcayan kimse.”

    Kur’an-ı Kerim ile meşgul olmanın birçok yolu vardır. Bunlardan en mühimi şüphesiz ki Kur’ân okumaktır. Cenab-ı Hakk’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i okumak bir ibadet, hem de Allah katında ecir ve sevabı en yüksek olan bir ibadettir.

    Fâtır Suresi, 29 ve 30. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ın kitabını okumaya devam edenler, namazı dosdoğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve âşikâr infak edenler kat’iyyen kesat bulmayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz olarak verir. Onlara fazlından ziyadesini de verir. Şüphesiz O çok bağışlayıcı, çok nimet vericidir.”

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i Şerifte şöyle buyurmuşlardır: “Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekinet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah (cc) onları kendi nezdindekiler arasında anar.”

    Kur’an-ı Kerim okumanın fazileti ve kazandıracağı derece ve sevapları ifade eden daha birçok hadis-i şerif vardır. Kur’ân-ı Mübin’i yüzünden ve ezberden okumak; sesli ya da sessiz okumak hepsinin ayrı ayrı derece ve sevapları olduğu birçok rivayetle beyan edilmiştir.

    Kur’ân- Kerim’i dinlemek de dinleyene birçok sevaplar kazandıran bir ibadettir. Cenab-ı Hak A’raf Suresi’nin 204. Ayet-i Kerimesi’nde şöyle buyuruyor: “Kur’ân okunduğu zaman, onu dinleyiniz ve susunuz! Umulur ki, esirgenmiş olursunuz.” Ayet-i Kerime’deki “dinleyiniz” ve “susunuz” emirleri, ister namaz içinde, ister namaz haricinde olsun, Kur’ân-ı Kerim okunurken dinlemenin ve susmanın vacip olduğunu göstermektedir.

    Bu ayet-i kerime şu şekilde tefsir edilmiştir: “Çünkü susmak iyi dinlemeye, iyi dinlemek basîrete, basîret iman ve amele, iman ve amel de rahmet ve nimet-i ilahiye’ye sebeptir.”

    Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz de: “Ben Kur’ân’ı başkasından dinlemeyi de severim.” buyurmuşlardır.

    Mushaf’a bakmak, hürmet göstermek, okuyup sevabını geçmişlerin ruhuna bağışlamak, manasını düşünmek, hükümleriyle amel etmek… Ve daha sayamayacağımız nice Kur’ân Meşguliyetleri… Hulasa, Kur’ân-ı Kerim ile edebine riayet edip, hürmet göstermek şartıyla ne kadar çok meşgul olursak, kazanacağımız maddi ve manevi fayda ve nimetler de katlanarak artacaktır. En önemlisi de Rabbimiz ve O’nun Habîbi bizden razı olacaklardır.

    Kur’ân-ı Kerim ile meşgul olmak insana bu kadar derece ve sevap kazandırdığına göre, kendisi Kur’an-ı Kerim ile meşgul olduğu halde, başkalarının da bu nimeti elde etmesi için vesile olan, gayret eden yani Kur’ân Hizmeti yapan insanlar, elbette çok daha fazla sevap ve derece elde edeceklerdir. Hele bu hizmetler dinin garip zamanlarında, yani İslam’ı ve Kur’ân’ı ortadan kaldırmak için akla hayale gelmedik hilelerin yapıldığı şu son zamanlarda olursa, kazanılacak ecir kat kat artacaktır. Evet, İslam düşmanlarının hiç boş durmadığı bu devirde, Kur’an-ı Kerim’i Müslüman nesillere öğretmek, Kur’an’ın muhafazası hususunda onlara mesuliyetlerini hissettirmek, dil uzatanlara karşı onu müdafaa etmek ve bu hizmetleri yapanlara yardımcı olmak hepimizin vazifesidir.

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Sizin en hayırlılarınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir”

    Hz. Allah (c.c) her peygamberine belli özelliklerde mucizeler vermiştir. Hz. Peygamber (a.s)’e verilen en önemli mucize ise Kur’an’ın kendisi olmuştur. Bu mucize, belli bir dönemle sınırlı olmayıp tarihin her döneminde varlığını ve tesirini devam ettirmektedir.

    Kur’an’ı okumaktan maksat onu anlamak, onu anlamaktan maksat da ona uymak, ahkâmı ile amel etmek, gösterdiği yoldan yürümek, hâsılı Kur’an’ı yaşamaktır.

    Bitmez tükenmez bir ilim, hikmet ve saadet kaynağı olan Kur’an, nuru ile âlemleri aydınlatan, ruhlara şifa veren, insanların güçlü bir vicdana, sağlam bir imana sahip olmasına vesile olan, akılları ve gönülleri aydınlatan yüce bir kitaptır. Bu itibarla hayatın manasını anlamamız, iyi bir Mü’min olmamız, hayatın çilelerini ve sıkıntılarını göğüsleyebilmemiz için Kuran’a yönelmemiz ve ondan öğüt almamız gerekir. İnsanlık ne zaman Kuran’a yönelmiş, onu rehber edinmiş ise, kişi ve toplum olarak huzura kavuşmuş, ileri medeniyetlere sahip olmuştur.